İstanbul’daki
yuvada ilk senemiz olduğu için, haliyle İstanbul’daki ilk Cadılar Bayramı
tecrübemiz de bu sene oldu. Aynen evde kek yaparken şekerin, unun veya başka bir şeyin bittiğini fark
eder ve anında markete veya apartman görevlinize ısmarlarsınız ve 10-15
dakikada gelir ya… İşte bizim Cadılar Bayramı hazırlığımız da biraz bu şekilde
gelişti. Tüm yuva anneleri WhatsApp grubunda konuşurken, benim pratik çözüm
arama merakım sayesinde, pastane ve catering sahibi olan yakın bir arkadaşımdan
biri sağ olsun bize ağzı burnu yapılmış bal kabaklarından temin ederek
evlerimize gönderip, bizim gibi class 2’de (3 yas civarı) olan acemi anneler
için inanılmaz yardımcı olmuş oldu.
Biz de devamını getirip balkabağını çocuklarla beraber istediğimiz
renklere boyadık. Hatta sulu boya kurumadı, fönle kuruttuk. Üstüne de Şimşek
McQueen şapkamızı koyduk. Oğlum her yerine stickerlar yapıştırdı ve aynen
“Uzaylı Zekiye’yi” andıran bir bal kabağımız oldu! Lakin, önemli olan oğlumla
onu beraber süslememiz ve
balkabağına verdiğimiz emek.
Ertesi gün o
koca Uzaylı Zekiye balkabağımız okula gitti ve yarışma için yerini aldı. Oğlum
da Şimşek McQueen kostümünü giydi ve işte hazırdık. Saat 2 de Cadılar Bayramı
kutlama töreni için okula gittiğimizde ne görelim? Birbirinden güzel ve çeşitli
kabaklar! İnanın ben bu kadar yaratıcı fikirli balkabaklarını ne Londra’da
Harrods vitrininde ne de
Amerika’da gördüğümü hatırlamıyorum.
Gerçi, balkabaklarını Anneler kendileri mi süslemiş yoksa dışarıya mı yaptırmışlar
diye düşündüm. Ama şüphesiz çok güzel ve esprili balkabakları vardı.
Şunu da
belirtmek isterim ki; balkabağını süsleme konusunda en zahmetli kısmı ile
ilgili dışardan yardım alsak da bizim için güzel bir başlangıçtı. Önemli olan
da balkabağımızı oğlumla beraber
boyayarak ve süsleyerek yapmış olmamızdı. Kısacası, balkabağımızın üstünde
bizim ciddi emeğimiz vardı. Zaten, okulun da bize yaptırmak istediği buydu ve
biz de bunu başardık sanırım.
Balkabağı
yarışma birinciliği alan Türkiye’nin en önde gelen ailelerinin birinin torunu
idi. Gerçekten yaratıcı idi ve aynı zamanda komikti. Balkabağı oturakta oturmuş ve okulun bize
yolladığı ‘okuldan haberler notu’nu okuyordu. En yaratıcı balkabağı ödülüne
layıktı gerçekten.
Cadılar Bayramı
kutlama töreninde ise; çocuklar çoğu bilindik İngilizce yuva şarkılarını
Cadılar Bayramına uyarlanmış şekilde söylediler. Öğrenciler hayalet sesleri
çıkarıp, o küçük tombul parmakları ile örümcek şekileri yaparak biz anne ve babalara harika
vakit geçirttiler.
Oğlum yuvaya
başlayana kadar Cadılar Bayramı benim için Amerikan ekolünden olan yakın bir
arkadaşımızın her sene organize ettiği ve hepimizin kostüm kiralayıp gittiği ve
deli gibi eğlendiği bir partiden ibaretti.
Şimdi ise,
öncellik oğlumun oldu ve sanki hala İngiltere’de yaşıyormuşuz gibi
hazırlandığımız okuldaki ilk büyük günümüzü eğlenceli bir şekilde
geçirdik. Türkiye’de ilk Cadılar
Bayramı tecrübemizi de böylece yaşamış olduk…
Evimizde hala
her aksam “ 1 little, 2 little, 3 little monster(s)” şarkısını söylüyoruz…
Bayram haftası sonunda da, Gymboree ve benzer yerlerin kostüm partilerine
giderek Türkiye’de Cadılar Bayramı tecrübemize devam edeceğiz.
Herkese mutlu
Cadılar Bayramı dilerim! (Happy Halloween, everybody!) …
Sevgiler,
Pembe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder