31 Ekim 2013 Perşembe

İstanbul’da Cadılar Bayramı Heyecanı





İstanbul’daki yuvada ilk senemiz olduğu için, haliyle İstanbul’daki ilk Cadılar Bayramı tecrübemiz de bu sene oldu. Aynen evde kek yaparken şekerin, unun  veya başka bir şeyin bittiğini fark eder ve anında markete veya apartman görevlinize ısmarlarsınız ve 10-15 dakikada gelir ya… İşte bizim Cadılar Bayramı hazırlığımız da biraz bu şekilde gelişti. Tüm yuva anneleri WhatsApp grubunda konuşurken, benim pratik çözüm arama merakım sayesinde, pastane ve catering sahibi olan yakın bir arkadaşımdan biri sağ olsun bize ağzı burnu yapılmış bal kabaklarından temin ederek evlerimize gönderip, bizim gibi class 2’de (3 yas civarı) olan acemi anneler için inanılmaz yardımcı olmuş oldu.  Biz de devamını getirip balkabağını çocuklarla beraber istediğimiz renklere boyadık. Hatta sulu boya kurumadı, fönle kuruttuk. Üstüne de Şimşek McQueen şapkamızı koyduk. Oğlum her yerine stickerlar yapıştırdı ve aynen “Uzaylı Zekiye’yi” andıran bir bal kabağımız oldu! Lakin, önemli olan oğlumla onu beraber süslememiz  ve balkabağına verdiğimiz emek.



Ertesi gün o koca Uzaylı Zekiye balkabağımız okula gitti ve yarışma için yerini aldı. Oğlum da Şimşek McQueen kostümünü giydi ve işte hazırdık. Saat 2 de Cadılar Bayramı kutlama töreni için okula gittiğimizde ne görelim? Birbirinden güzel ve çeşitli kabaklar! İnanın ben bu kadar yaratıcı fikirli balkabaklarını ne Londra’da Harrods vitrininde  ne de Amerika’da gördüğümü hatırlamıyorum.  Gerçi, balkabaklarını Anneler kendileri mi süslemiş yoksa dışarıya mı yaptırmışlar diye düşündüm. Ama şüphesiz çok güzel ve esprili  balkabakları vardı.

Şunu da belirtmek isterim ki; balkabağını süsleme konusunda en zahmetli kısmı ile ilgili dışardan yardım alsak da bizim için güzel bir başlangıçtı. Önemli olan da balkabağımızı  oğlumla beraber boyayarak ve süsleyerek yapmış olmamızdı. Kısacası, balkabağımızın üstünde bizim ciddi emeğimiz vardı. Zaten, okulun da bize yaptırmak istediği buydu ve biz de bunu başardık sanırım. 

Balkabağı yarışma birinciliği alan Türkiye’nin en önde gelen ailelerinin birinin torunu idi. Gerçekten yaratıcı idi ve aynı zamanda komikti. Balkabağı  oturakta oturmuş ve okulun bize yolladığı ‘okuldan haberler notu’nu okuyordu. En yaratıcı balkabağı ödülüne layıktı gerçekten.  

Cadılar Bayramı kutlama töreninde ise; çocuklar çoğu bilindik İngilizce yuva şarkılarını Cadılar Bayramına uyarlanmış şekilde söylediler. Öğrenciler hayalet sesleri çıkarıp, o küçük tombul parmakları ile örümcek şekileri  yaparak biz anne ve babalara harika vakit geçirttiler.

Oğlum yuvaya başlayana kadar Cadılar Bayramı benim için Amerikan ekolünden olan yakın bir arkadaşımızın her sene organize ettiği ve hepimizin kostüm kiralayıp gittiği ve deli gibi eğlendiği bir partiden ibaretti. 

Şimdi ise, öncellik oğlumun oldu ve sanki hala İngiltere’de yaşıyormuşuz gibi hazırlandığımız okuldaki ilk büyük günümüzü eğlenceli bir şekilde geçirdik.  Türkiye’de ilk Cadılar Bayramı tecrübemizi de böylece yaşamış olduk…

Evimizde hala her aksam “ 1 little, 2 little, 3 little monster(s)” şarkısını söylüyoruz… Bayram haftası sonunda da, Gymboree ve benzer yerlerin kostüm partilerine giderek Türkiye’de Cadılar Bayramı tecrübemize devam edeceğiz.

Herkese mutlu Cadılar Bayramı dilerim! (Happy Halloween, everybody!) …

Sevgiler,

Pembe



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder