www.stcrispins.ik.org sayfasından alınmıştır. |
Bu noktada en belirgin annelik
yaklaşım farkı ortaya çıkar:
A- Çocuğunun kontrolü altında kaldığı süreyi uzatmaya çalışan ve
kontrolün azalmasından duyduğu endişeyi dışa vuran anne tipi; veya
B- Çocuğunun eninde sonunda kontrolünden uzaklaşacağını kabul eden ve
kontrolün azalmasından duyduğu endişeyi belli etmeyen anne tipi.
Hangi anne yaklaşımı daha iyi
ya da kötü tartışması yapmak çok doğru olmayabilir. Ama hangi yaklaşım
günümüzde daha fonksiyonel / çocuğun ve hatta annenin de hayatını
kolaylaştırıcı diye baktığımızda, B tipi yaklaşımla çok hızlı yol alacağınızdan
eminim. Bu konuda bir kaç kitaba göz atmak isteyebilirsiniz. Benim en sık
başvurduğum kitap 'What to Expect: The Toddler Years' ı tavsiye ederim.
Özetle çocuğunuzun okula
başlamasını onun için kolaylaştırmak istiyorsanız kendi yaklaşımınızı gözden
geçirmenizi öneriyorum. Ben kendi yaklaşımımı 2 çocuğumun da anaokuluna
başlamalarından önce ve sonra çok irdeledim. Çok dramatik olmasa da farklı
davranış sergilediğimi düşünüyorum. Bu nedenle de ilk çocuğuma göre ikinci
çocuğum çok daha hızlı okul adaptasyonunu sağladı.
İkinci çocuğumun hiç ağlamadan
benimle vedalaşıp sınıfına girmesi sadece 9 yarim okul günü sonrasında
gerçekleşti. Edindiğim bilgi ve tecrübemle sizler için okula başlama adımını
nasıl daha kolaylaştırabileceğinizi maddeledim. Bir göz gezdirin. Bakalım
işinize yarayacak mı?:
1- Çocuk gelişimi, çocuk kendini güvende hissettiği sürece, çocuğun
farklı uyaranlar ve farklı ortamla karşılaşma sıklığı ne kadar artarsa o kadar
hızlı ve kapsamlı gerçekleşiyor. Bunu evde sağlamak bir noktadan sonra çok
zorlaşıyor. Çocuğun kendini güvende hissedeceği, profesyonel bir ortamın yerini
hiç bir zaman ev tutamaz. Bunu kabul edin.
2- Okula başlama adımını, planlayabiliyorsanız kardeş doğumu gibi major
değişim dönemlerinden 2-3 ay önceye koyun.
3- Eğer evde bakım mümkün olmadığından dolayı okula götürülen bir bebek
ise, kendinizi üzmeyin. Doğru yeri seçtiyseniz profesyonellere güvenin. Okulu
ziyaret edip sıklıkla takip etmenizde yarar var.
4- Eğer evde bakılan bir çocuğunuz var ve idealde ne zaman okula
başlatmalıyım diye düşünüyorsanız, bunun her çocuğa ve ev ortamına göre değişeceğini
unutmayın. Çocuğunuz, okula başlama yaşını kendisi belirleyecektir. Nasıl mı?…
Evde sıkılmaya ve sebepsiz yere ağlama ve tutturmalara başladıysa, o çocuğun
okula gitme zaman gelmiştir (her iki çocuğum da bu evreye 14 aylıkken geldi).
5- Annenin içinin rahat, okulda öğretmenler ile ilşkisinin huzurlu
olması çok önemli. Bu sebeple tavsiyeleri dinleyerek, gezip görerek, mümkünse
okulda sınıfları gözlemleyerek çocuğunuza ve size uygun okulu seçmelisiniz.
Uyuşmadığınız veya içinize sinmeyen bir öğretmene veya okula çocuğunuzu teslim
etmeyin!
6- Çocuğunuz başlamadan önce mümkünse bir iki defa çocuğunuzla birlikte
okula kısa ziyaretler yapın ve çocuğunuzu öğretmenleri ile tanıştırın.
7- Okula başlama yaşı erken dahi olsa çocuğunuzda okula gitmek ile ilgili
olumlu hisleri geliştirmekte yarar var. Çocuğunuza okula başlayacağını, okula
başlamadan evvel anlatın; okulda çocuğunuzun yapacağı şeyleri heycanla
çocuğunuza detaylandırın. Okula giden çocukları gösterin, ablasının/abisinin
okulda çok eğlendiğini anlatın, büyük çocuk olunca onun da gideceğinden
bahsedin.
8- Okula başlamadan önce çocuğunuzun günlük planını, sağlık
bilgilerini, hoşlandığı ve hoşlanmadığı oyun, şarkı, yiyecek ve davranış
detaylarını, ağladığında nasıl yatıştırılabileceğini muhakkak öğretmeniyle
paylaşın.
9- Okula başlama günü geldiğinde onun okulda rahat edebilmesi için en
uygun kıyafetlerini, varsa biberon, matara, rahatlatıcı oyuncak ve emzik gibi
eşyalarını yanınızda götürmeyi unutmayın.
10- Okula çocuğunuzu götürdüğünüz her gün aynı tutarlı davranış
biçimini göstermeyi kural edinin. İçeri girin, öğretmen ile merhabalaştıktan
sonra çocuğunuzu hep aynı güler yüzle teslim edin. Kimin onu okuldan almaya
geleceğini söylemeyi de unutmayın. Çocuğunuz ağlasa dahi aynı şekilde veda edip
sınıftan çıkın. Kesinlikle yapılmaması gereken en önemli şey ayrılık sırasında
ağlarken ona üzüntülü bir bakışla ve ses tonuyla yaklaşmanız. Vereceğiniz mesaj
hep bu ortamın huzurlu, güvenli ve mutlu bir ortam olduğu olmalı. Gözünüzdeki
göz yaşı, sesinizdeki acıma tonu aksine sinyal olarak gidecek ve çocuğunuzun
ortamı reddetmesine sebep olacaktır.
11- İlk günlerde 1’er saatlik (büyük çocuklar için daha uzun olabilir)
okulda kalış süresi zorlamadan ilerlemenizi sağlayacaktır. Bu sürede sizi
kesinlikle görmeyeceği bir yerde çocuğunuzu beklemenizde fayda var. Çok zor bir
durumda kalmadıkları takdirde okulda size ihtiyaç duymayacaklardır. Öğretmenin
de yönlendirmesi ile kalış süresi yavaş yavaş arttırılmalı ve çocuğunuzda tepki
oluşturmadan planlanmış süreye ulaşılmalı.
12- Muhakkak öğretmen ile iletişiminizi sıkı kurun. İlk bir iki hafta
özellikle çocuğunuzun uyumunu kolaylaştırmak için birlikte fikir gelişitirin, evde
ve okulda aynı yönlendirmeleri çocuğunuza yapmaya çalışın. Sizinle öğretmeni
arasında yönlendirmelerde benzerlik görmesi çocuğunuzun ev ve okulu birbirinin
devamı olarak görmesine böylelikle kendini daha güvenli hissetmesine sebep
olacaktır.
13- Çocuğunuzu okuldan almaya gittiğinizde yine aynı tutarlı davranış
biçimini sergilemeniz çok önemli. Çok büyük tezahüratlar yapmak yerine doğal
davranarak ve yine de onu gördüğünüze sevindiğinizi göstererek çocuğunuzu
kucaklayın. Çocuğunuzu siz değil de başkası okuldan alıyorsa, onlara da güler
yüz ve sevinçle çocuğunuzu karşılamayı tembih edin. Öğretmeninden ayrılırken
her zaman yapılması beklendiği gibi sıcak bir vedalaşmayı onunla birlikte yapıp
tekrar görüşmek üzere demeniz de çok önemli. Sizin sakin ve huzurlu duruşunuz
onun okula gidilip gelinmesinin normal bir günün parçası, doğal bir durum
olduğunu hissetmesini sağlayacak.
14- Tutarlılık demişken adaptasyonu kolaylaştırıcı faktörlerden birisi
de çocuğunuzu okula götürdüğünüz günlerin çok net ve süreklilik içeren bir
takvimde olması. “Nasıl olsa anaokulu, birşey olmaz” demeyin… Öncelikle en az
üç birbirini takip eden yarım ya da tam gün okula gitmesi; okula gidiş, okul
ile ilgili olumlu görüş, arkadaşlarla ilgili fikir oluşturması için çocuk
algılamasında çok önem taşıyor. İki hafta okula gidip bir hafta soğuk algınlığı
var diye okula gitmeyen çocuğunuzun ağlamadan okula dönmesini beklemeniz
gerçekçi olmaz. Okul tatillerinin dışında uzun aralar çocuğunuzun aklında
okullu olma fikrini oluşturmasını zorlaştıracaktır.
Daha detaylı görüş paylaşmak ya
da yorumlarınızı iletmek isterseniz çok sevinirim. Mutlu okul günleri dilerim!
Sevgiler,
Kırmızı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder