6 Mart 2014 Perşembe

Okula İlk Adımda Adaptasyonu Kolaylaştırıcı Noktalar:


www.stcrispins.ik.org sayfasından alınmıştır.
Çalışsın ya da evde kalan anne olsun, bebeklerinin doğumundan itibaren annelerin çoğu benzer sorumluluk hisleriyle birlikte, fiziksel yorgunluğun yanında çocuğun endişesini taşıyarak anneliği öğreniyor; davranış biçimi geliştirip kendine ve bebeğine en uygun şartları evinde sağlayarak çocuğunu büyüteceği ortamı oluşturuyor. Anneler için ev, herşeyi kontrol altında tutabildiği ortamdır. Ya kendileri ya da uygun gördükleri kişi evde güvenli ve sağlıklı ortamda çocuğun büyümesini sağlar. Okula başlama çocuğun kontrollü alandan uzak kalması anlamına gelir. İşte o zaman çoğu annenin endişesi artar. 
Bu noktada en belirgin annelik yaklaşım farkı ortaya çıkar:
A- Çocuğunun kontrolü altında kaldığı süreyi uzatmaya çalışan ve kontrolün azalmasından duyduğu endişeyi dışa vuran anne tipi; veya 
B- Çocuğunun eninde sonunda kontrolünden uzaklaşacağını kabul eden ve kontrolün azalmasından duyduğu endişeyi belli etmeyen anne tipi.
Hangi anne yaklaşımı daha iyi ya da kötü tartışması yapmak çok doğru olmayabilir. Ama hangi yaklaşım günümüzde daha fonksiyonel / çocuğun ve hatta annenin de hayatını kolaylaştırıcı diye baktığımızda, B tipi yaklaşımla çok hızlı yol alacağınızdan eminim. Bu konuda bir kaç kitaba göz atmak isteyebilirsiniz. Benim en sık başvurduğum kitap 'What to Expect: The Toddler Yearsı tavsiye ederim.
Özetle çocuğunuzun okula başlamasını onun için kolaylaştırmak istiyorsanız kendi yaklaşımınızı gözden geçirmenizi öneriyorum. Ben kendi yaklaşımımı 2 çocuğumun da anaokuluna başlamalarından önce ve sonra çok irdeledim. Çok dramatik olmasa da farklı davranış sergilediğimi düşünüyorum. Bu nedenle de ilk çocuğuma göre ikinci çocuğum çok daha hızlı okul adaptasyonunu sağladı.
İkinci çocuğumun hiç ağlamadan benimle vedalaşıp sınıfına girmesi sadece 9 yarim okul günü sonrasında gerçekleşti. Edindiğim bilgi ve tecrübemle sizler için okula başlama adımını nasıl daha kolaylaştırabileceğinizi maddeledim. Bir göz gezdirin. Bakalım işinize yarayacak mı?:


www.hmgcc.gov.uk sayfasından alınmıştır.

1- Çocuk gelişimi, çocuk kendini güvende hissettiği sürece, çocuğun farklı uyaranlar ve farklı ortamla karşılaşma sıklığı ne kadar artarsa o kadar hızlı ve kapsamlı gerçekleşiyor. Bunu evde sağlamak bir noktadan sonra çok zorlaşıyor. Çocuğun kendini güvende hissedeceği, profesyonel bir ortamın yerini hiç bir zaman ev tutamaz. Bunu kabul edin.
2- Okula başlama adımını, planlayabiliyorsanız kardeş doğumu gibi major değişim dönemlerinden 2-3 ay önceye koyun.
3- Eğer evde bakım mümkün olmadığından dolayı okula götürülen bir bebek ise, kendinizi üzmeyin. Doğru yeri seçtiyseniz profesyonellere güvenin. Okulu ziyaret edip sıklıkla takip etmenizde yarar var.
4- Eğer evde bakılan bir çocuğunuz var ve idealde ne zaman okula başlatmalıyım diye düşünüyorsanız, bunun her çocuğa ve ev ortamına göre değişeceğini unutmayın. Çocuğunuz, okula başlama yaşını kendisi belirleyecektir. Nasıl mı?… Evde sıkılmaya ve sebepsiz yere ağlama ve tutturmalara başladıysa, o çocuğun okula gitme zaman gelmiştir (her iki çocuğum da bu evreye 14 aylıkken geldi).
5- Annenin içinin rahat, okulda öğretmenler ile ilşkisinin huzurlu olması çok önemli. Bu sebeple tavsiyeleri dinleyerek, gezip görerek, mümkünse okulda sınıfları gözlemleyerek çocuğunuza ve size uygun okulu seçmelisiniz. Uyuşmadığınız veya içinize sinmeyen bir öğretmene veya okula çocuğunuzu teslim etmeyin!
6- Çocuğunuz başlamadan önce mümkünse bir iki defa çocuğunuzla birlikte okula kısa ziyaretler yapın ve çocuğunuzu öğretmenleri ile tanıştırın.
7- Okula başlama yaşı erken dahi olsa çocuğunuzda okula gitmek ile ilgili olumlu hisleri geliştirmekte yarar var. Çocuğunuza okula başlayacağını, okula başlamadan evvel anlatın; okulda çocuğunuzun yapacağı şeyleri heycanla çocuğunuza detaylandırın. Okula giden çocukları gösterin, ablasının/abisinin okulda çok eğlendiğini anlatın, büyük çocuk olunca onun da gideceğinden bahsedin.
8- Okula başlamadan önce çocuğunuzun günlük planını, sağlık bilgilerini, hoşlandığı ve hoşlanmadığı oyun, şarkı, yiyecek ve davranış detaylarını, ağladığında nasıl yatıştırılabileceğini muhakkak öğretmeniyle paylaşın.
9- Okula başlama günü geldiğinde onun okulda rahat edebilmesi için en uygun kıyafetlerini, varsa biberon, matara, rahatlatıcı oyuncak ve emzik gibi eşyalarını yanınızda götürmeyi unutmayın.
10- Okula çocuğunuzu götürdüğünüz her gün aynı tutarlı davranış biçimini göstermeyi kural edinin. İçeri girin, öğretmen ile merhabalaştıktan sonra çocuğunuzu hep aynı güler yüzle teslim edin. Kimin onu okuldan almaya geleceğini söylemeyi de unutmayın. Çocuğunuz ağlasa dahi aynı şekilde veda edip sınıftan çıkın. Kesinlikle yapılmaması gereken en önemli şey ayrılık sırasında ağlarken ona üzüntülü bir bakışla ve ses tonuyla yaklaşmanız. Vereceğiniz mesaj hep bu ortamın huzurlu, güvenli ve mutlu bir ortam olduğu olmalı. Gözünüzdeki göz yaşı, sesinizdeki acıma tonu aksine sinyal olarak gidecek ve çocuğunuzun ortamı reddetmesine sebep olacaktır.
11- İlk günlerde 1’er saatlik (büyük çocuklar için daha uzun olabilir) okulda kalış süresi zorlamadan ilerlemenizi sağlayacaktır. Bu sürede sizi kesinlikle görmeyeceği bir yerde çocuğunuzu beklemenizde fayda var. Çok zor bir durumda kalmadıkları takdirde okulda size ihtiyaç duymayacaklardır. Öğretmenin de yönlendirmesi ile kalış süresi yavaş yavaş arttırılmalı ve çocuğunuzda tepki oluşturmadan planlanmış süreye ulaşılmalı.
12- Muhakkak öğretmen ile iletişiminizi sıkı kurun. İlk bir iki hafta özellikle çocuğunuzun uyumunu kolaylaştırmak için birlikte fikir gelişitirin, evde ve okulda aynı yönlendirmeleri çocuğunuza yapmaya çalışın. Sizinle öğretmeni arasında yönlendirmelerde benzerlik görmesi çocuğunuzun ev ve okulu birbirinin devamı olarak görmesine böylelikle kendini daha güvenli hissetmesine sebep olacaktır.
13- Çocuğunuzu okuldan almaya gittiğinizde yine aynı tutarlı davranış biçimini sergilemeniz çok önemli. Çok büyük tezahüratlar yapmak yerine doğal davranarak ve yine de onu gördüğünüze sevindiğinizi göstererek çocuğunuzu kucaklayın. Çocuğunuzu siz değil de başkası okuldan alıyorsa, onlara da güler yüz ve sevinçle çocuğunuzu karşılamayı tembih edin. Öğretmeninden ayrılırken her zaman yapılması beklendiği gibi sıcak bir vedalaşmayı onunla birlikte yapıp tekrar görüşmek üzere demeniz de çok önemli. Sizin sakin ve huzurlu duruşunuz onun okula gidilip gelinmesinin normal bir günün parçası, doğal bir durum olduğunu hissetmesini sağlayacak.
14- Tutarlılık demişken adaptasyonu kolaylaştırıcı faktörlerden birisi de çocuğunuzu okula götürdüğünüz günlerin çok net ve süreklilik içeren bir takvimde olması. “Nasıl olsa anaokulu, birşey olmaz” demeyin… Öncelikle en az üç birbirini takip eden yarım ya da tam gün okula gitmesi; okula gidiş, okul ile ilgili olumlu görüş, arkadaşlarla ilgili fikir oluşturması için çocuk algılamasında çok önem taşıyor. İki hafta okula gidip bir hafta soğuk algınlığı var diye okula gitmeyen çocuğunuzun ağlamadan okula dönmesini beklemeniz gerçekçi olmaz. Okul tatillerinin dışında uzun aralar çocuğunuzun aklında okullu olma fikrini oluşturmasını zorlaştıracaktır.
Daha detaylı görüş paylaşmak ya da yorumlarınızı iletmek isterseniz çok sevinirim. Mutlu okul günleri dilerim!

Sevgiler,
Kırmızı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder