Verdiğimiz Kiloları Geri Almamak İçin Ne Yapmalıyız?

Bu sene kilo almayacağız!!! Ve vermek isteyenlerimiz de sağlıklı beslenerek kilo verecek. Halk Sağlığı ve Beslenme Uzmanı Leyla Hoşabcıoğlu'na 'verdiğimiz kiloları geri almamak için ne yapmalıyız?' sorusunu sorduk. Leyla Hanım da sıkça sorulan bu soruyu bizim için bloğumuzda yanıtladı:

‘Bu kiloyu verdikten sonra, bir daha asla kilo almayacağım’, ‘bu kiloları bir versem, ondan sonra yemem bir daha’, ‘bu sefer kararlıyım, listenin dışına asla çıkmayacağım‘, ‘aslında diyetin kitabını yazarım ama kilo almamam için bana bir polis lazım’... Sizler çevrenizden, ben danışanlarımdan yıllarca bu cümleleri duymuşuzdur. Dünya nüfusunun %75’i şişman, hafif şişman veya şişman adayıdır. Bu durum, sağlıklı beslenmenin moda değil, bir bilim dalı olduğunu ve kilo almak, vermek, korumakla ilgili disiplinleri dinamik tutmak gerektiğini ortaya koyar.

Kilo vermek o kadar kolaydır ki sanılanın aksine, buna karar vermiş insanların büyük kısmı kilo vermeyi başarır. Ancak, asıl olan giden kiloların kapıdan içeri girmek için sizi zorlamasına karşı durabilmektir. Açlığa yakın kilo veren ve açlığa yakın kalarak kilo koruyan kişiler konumuz dışındadır ki, bu başlı başına ayrı bir sorundur.

Bu yazıda, bilimsel yaklaşımla kilo vermiş, kaybettiği ağırlığın % 70 ve üstünü vücutta biriken yağlardan kaybetmiş kişilerden söz ediyoruz ve yapılan araştırmalar bu kişilerin %45’inin tekrar kilo aldığını gösteriyor... Bu bilgi sizi umutsuzluğa düşürmesin. Çok komplike olan ve başımıza bir sürü sağlık sorunu açan bu hastalığı yönetmek bizim elimizde.

O halde kilo verdikten sonra korumak için neler yapmalıyız?

1. Edindiğiniz bilgileri 2-5 yıl içinde öğreniyorsunuz, sakin unutmayın! Yani alışkanlıkların oturması için uzun bir süre gerekiyor. Lütfen sabırsız davranmayın, kendinize bu süreyi tanıyın.

2. Yiyeceklerle ilişkiniz duygusaldır. Adını, tadını, dokusunu, kokusunu bildiğiniz yiyecekleri belleğiniz unutmayacaktır. Güzel veya çirkin... Belleğimiz güzel anıları tekrar etmek ister ve güzel lezzetler genellikle yüksek kalorilidir! O halde yememek çözüm değil, yemeyi öğrenmek lazım. Nasıl? Kalorisi yüksek yiyeceklerin tüketiminde mütevazi olun! Seyrek ve az miktarda yiyerek... Aksi takdirde, özler ve kontrolsüz yersiniz.

3. İNSANIZ unutmayın, robot değil! Sosyal dayatmalar vardır bazen hayatımızda. Bir yakınınız sizi çaya davet eder ve en çikolatalı en kremalısından bir pasta yapmıştır sizin için. Ya da gece uykunuz kaçmış, işyerinde canınızı sıkan şeye takılmışsınız ve kendinizi atıştırmalıklar arasında bulmuşsunuzdur... Hiç düşünmeden afiyetle yedikten sonra ‘battı balık yan gider’ deMEyin. Şimdiye kadar ki azminiz ve çabalarınızı ziyan etmemek için ertesi gün tekrar rayınıza dönün.

4. Bunu sağlamak için yediklerinizi ve miktarlarını hatta duygularınızı yazacak bir ‘yiyecek günlüğünüz’ olsun. Her gün düzenli yazamayabilirsiniz, dert etmeyin. Ne kadar sık yazarsanız o kadar iyi, kolay toparlanırsınız.

5. ’Stresden şişiyorum’, ’mens öncesi en az 2-3 kilo alıyorum’, ’benim şişmanlığım genetik’... Bu işin yaşam boyu sürmesi gerekliliğini hazmedin, sindirin. Mazeretler şemsiyesini açarsanız altından çıkmak istemezsiniz. O yüzden şemsiyeyi elinizden bırakın!

Teknik olarak takip edeceğiniz bazı bilgiler ise şöyle;

1. Haftada 1 kez tartılın! Her gün ya da  her öğün değil! Ona harcayacağınız enerjiyi, gün içinde yiyeceklerinizi planlamaya harcayın.

2. Öğün atlamayın! Gün içinde 2,5- 4 saat aralıkla yerseniz, yağ yıkımı gerçekleşir. Uzun aralıklarla yerseniz tam tersi yağ depolarsınız (zira öğün arası 5 saati geçerse, öğündeki enerjiyi %37 daha fazla enerji almış gibi görüyor vücudumuz. Ne kadar acımasız değil mi? Ona iyi davranmak zorundayız :)
 

3. Su için! Günün her saatinde içebilirsiniz; öğün öncesi, sonrası ve öğün arasında... Su metabolizmada önemli görevleri olan bir araç, bir katalizör (bilesiniz ki zayıflatmaz). Günde ortalama 1,5- 3lt su tüketilmelidir (hassas hesaplama kişinin alacağı enerji veya kilo başınadır).

4. Besinleri iyi çiğneyin! Yemek için yeterli zaman ayırın, ayak üstü ve hızla yemeyin. Ayak üstü yemek zorunluluğunda bile yiyecekleri çiğneyerek yutmak bizim elimizde. Zira, çiğneme nedeniyle ağızdaki tat alıcıları, tokluk merkezine mesaj yollamaya başlar ve tokluğu daha çabuk hissederiz... Çiğnemeden yutmak AÇLIK, iyi çiğneyerek yutmak TOKLUKTUR.

5. Ana  öğünlerde, en az iki ayrı grup yiyecek tüketin! Örneğin sadece makarna iyi bir ana öğün değildir ama makarna ve yoğurt iyi bir ana öğündür. Uygun koşullarda bir de sebze ve salata eklediğinizde, uygun elemanları bir araya getirmiş ve dengeli bir öğün yemiş olursunuz.

6. Ara öğünlerde basit şeker içeriği yüksek bir yiyecek olmamalıdır, aksinde çok hızlı acıkırsınız! Örneğin sadece meyve yemek açlığınızı arttırır ve sizin ana öğüne aç girmenizi sağlar. O halde meyvenin yanında biraz süt veya yoğurt bulunması daha iyidir.

7. Çok düşük enerji almak, yüksek enerji almak kadar tehlikelidir!

8. Aktivitenizi koruyun, formda kalın! Hayat boyu sürdürebileceğiniz bir aktivite ve beslenme modeli yaşam kalitenizi arttırır.

Son söz, gerçek bir kilo problemi varsa ya da yanlış beslenme durumundaysanız, muhakkak profesyonel yardım alıp doğru bilgiler edinin ve edindiğiniz bilgileri kullanın.

Halk Sağlığı ve Beslenme Uzmanı

Leyla Hoşabcıoğlu

www.leylahosabcioglu.com

hosabcioglu@hotmail.com

05323158077

@lylahosabcioglu