21 Ocak 2014 Salı

'Miro İstanbul'da' Adlı Sergideki Resimler Sahte Çıktı!


Kasım ayında İstanbul’da Tophane-i Amiri de açılan Joan Miro’nun eserlerinin sergisine, misafir ve seyahat ile yoğun geçen yeni yıl dönemi sonrasında gitme niyetindeydim. Hatta, Miro’nun eserlerindeki parlak renkler ve yalın şekillerin, resime ilgisi olan 6 yasındaki kızımın da hoşuna gideceğini düşünerek, sergiye kızımı da götürmek istiyordum. Ocak başında İstanbul’a döndüğümde ise Miro sergisinin son görülme tarihi olan 31 Ocak’tan evvel kapandığını öğrendim ve konuyu hemen araştırmaya başladım.

www.joanmiro.com
Meğer Aralık’ta Joan Miro’nun mirasçıları İspanya’nın Barselona kentindeki Joan MiroVakfı’nı (Fundacio Joan Miro) aramış ve sergideki eserlerin sahte olabileceği şüphelerini Vakfa bildirmiş. Joan Miro Vakfı yetkilileri de, sergiye ev sahipliği yapan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlüğü ile temasa geçip uyarmışlar, sergideki Miro eserlerinin orijinallerinin birçoğunun Vakıf’da bulunduğunu belirtmişler ve serginin gereken tespitler yapılana kadar kapatılmasını talep etmişler. Üniversite sergiyi hemen geçici olarak kapatmış; Vakıf yetkilileri ise İstanbul’a gelip sergideki eserleri incelemişler. Nitekim, sergilenen eserlerdeki Joan Miro imzaları sahte çıkmış!

Sergideki eserlerin sahte çıkması beni çok şaşırttı ve açıkçası üzdü. Böyle tanınmış ve saygıdeğer bir sanatçının eserleri sergilenmeden kimin ne tür gerçeklik tespiti yapması gerektiğini, bu durumlarda protokolün nasıl işlediğini ve bu konunun kimin sorumluluğu olduğunu bilmiyorum. Ayrıca, anladığım kadarıyla bu devirde eserlerin fiyatları bu kadar arttıkça gerçeklik sertifikalarının da sahteleri kolaylıkla düzenlenebiliyormuş. O zaman bu durumda, en azından sergiye ev sahipliği yapan Üniversite’nin yetkilileri, eserlerin sahibi galerinin, eserlerin gerçeklik sertifikasını görmek dışında Joan Miro Vakfı’na bir telefon açarak eserlerin gerçekliği konusunu danışmaları gerekmez miydi? Bir üniversitenin yetkilileri, özellikle o üniversite sadece sanat dalları ile ilgili bir üniversiteyse, bir ressama ve sergiyi ziyaret eden halka nasıl böyle bir sorumluluk duygusu hissetmez? Acaba İstanbul’a gelen diğer sergilerde de sahte eserler gördü mü ziyaretçiler? İleride aynı durumun tekrarı nasıl önlenecek veya önlenebilir?

www.joanmiro.com

Okuduğum kadarıyla, uluslararası sanat dünyasında sahte eserlerin sergisi aslında son 5 senedir moda olmuş! “Kandırma Niyetinde: Sanat Dünyasında Sahte ve Taklit” (“Intent to Deceive: Fakes and Forgeries in the Art World”) adlı sergi ABD’nin 4 eyaletini bu sene gezecekmiş. 2010 yılında Londra’da ki National Gallery de benzer bir ‘sahte eserler’ sergisine ev sahipliği yapmıştı (“Yakından İnceleme: Sahte, Hata ve Keşifler” / “Close Examination: Fakes, Mistakes and Discoveries”). Hatta Londra’da sergilenen ‘sahte’ eserler National Gallery’nin gerçek sanarak satın aldığı ve sonra gerçek olmadığını keşfettiği resimlerin sergisiymiş!

İstanbul’da ki Miro sergisi ile aşağı yukarı aynı tarihlerde San Diego’daki Çağdaş SanatMüzesi’nde (Museum of Contemporary Art San Diego) kapsamlı bir Frida Kahlo sergisi açıldı.  Bu sergide Frida Kahlo’nun 123 eserini görmek ve hayatını öğrenmek mümkündü. Ancak, eserlerin hiçbiri gerçek değil, dört ayrı Çinli ressam tarafından dört senelik bir çalışma ile kopyalamışlar! Sergi ile ilgi yazılar, reklam ve tanıtım belgelerinde ise eserlerin gerçek olmadığı çok açıkça belirtilmemiş hatta sergideki bilgi panolarında ve eserlerin yanındaki her tabloya ait bilgi yazılarında eserlerin orijinal olmadığı konusu bahsedilmemiş bile! Ziyaretçilerin bir kısmı sergideki eserlerin sahteliğini anlamadan sergiden çıkmışlar. Fakat sergiyi beğenip Frida Kahlo’nun hayatı ve sanatı hakkında bilgi edindiklerini söyleyen ziyaretçiler de varmış.

www.fridakahlo.org
www.fridakahlo.org
Belki gerçek olmayan eserler sergilenince normalde bir sanatçının eserlerini göremeyecek veya beraberce görmesi mümkün olmayacak insanlar eserleri görebiliyor ve böylece sanatçının sanatı daha çok görülüyor olabilir. Ancak, orijinal eserler sanatçının tabloyu yaparken ki ruh halini ve duygularını da yansıtıyor, tablolar aslında yüzeylerinde görünenden çok daha derin eserler. Sahte eserlerde aynı derinliğin genelde olmadığını düşünüyorum. Ayrıca, açıkça eserlerin sahte olduğu belirtilen sergide yine eserleri ziyaretçi gözüyle beğenebiliriz ama İstanbul’da veya San Diego’da olduğu gibi eserlerin sahte olduğunun açıkça söylenmemesi, hile ve hatta dolandırıcılık gibi geliyor bana. Genel ziyaretçi gerçek ve sahte eser arasındaki farkı her zaman anlayamasa bile, o ziyaretçinin zamanını ve parasını nasıl harcıyacağına serbestçe karar verme hakkı elinden alınmış oluyor diye düşünüyorum. Belki Miro sergisine gidenler eserlerin gerçek olmadığını bilseydi, gitmezlerdi. Peki, siz bilseydiniz, siz gider miydiniz?

Sevgiler,

Mor

1 yorum:

  1. Kutluyorum sevgili mor bilgilendirici bir yazı aynı zamanda acıklı her şeyden şüphe mi edeceğiz

    YanıtlaSil