21 Kasım 2013 Perşembe

Türkiye’de Çok Hızlı Gelişen Sanat Piyasası


Sanat her zaman ilgimi çekmiştir. Amerika’da lisans eğitimimi tamamlarken seçmeli ders olarak 1,5 yıl batı sanatı tarihi okumuşluğum vardır; heykeltıraş dayıma Amerika’da ki eski kitapçılardan heykel sanatı ile ilgili kitaplar seçip Türkiye’ye taşımışlığım vardır; nerede oturuyorsam müzelerini muhakkak gezip geçici sergilerini kaçırmamışımdır, seyahatlerimde mutlaka müze ve galeri gezmişimdir. Hatta son yıllarda Londra ve İstanbul’da da çeşitli sanat tarihi dersleri almışlığım ve sanat turlarına katılmışlığım da vardır. Ancak, sanat ile ilgili resmi herhangi bir eğitimim yoktur.

Son 14 senenin 13’ünü geçirdiğim İstanbul’daki gelişen sanat piyasası özellikle dikkatimi çektiğinden bu piyasa ile ilgili öğrendiklerimi özet olarak sizlerle paylaşmak istedim. 

Geçtiğimiz 10 senedir İstanbul’da açılan özel sanat müzelerini bir düşünün: 2002’de Emirgan’da Sakip Sabancı Müzesi, 2004’de Karaköy’de İstanbul Modern ve 2005’de Beyoğlu’nda Pera Müzesi açıldı.  Daha sonra Garanti Bankası/Doğuş grubu desteği ile açılan SALT Galata ve SALT Beyoğlu ve Vehbi Koç Vakfı’nın ARTER adlı galerisi gibi kar amacı olmayan galeriler açıldı. Contemporary Istanbul adında uluslararası sanat fuarı da 8 sene evvel başlatıldı. 


Özel galerilere gelirsek, Türkiye’de 10 sene evvel bir deste sanat galerisi varken şimdi 200’ün üstünde galeri bulunuyor. Okuduğum kadarıyla bazı Türk sanatçılar 10 sene evvel cüzi fiyatlara sattıkları tablolarını bugün 10 misline satıyorlar.  Yetişkin ve çocuklar için muhtelif sanat atölyeleri açıldı.  Böylelikle, sanata ilgisi olanlar İstanbul’da daha çok sanat eseri görebilir, sanat anlayışını geliştirebilir, sanat eserlerini daha kolayca alıp satabilir ve hatta kendi sanat eserlerini yaratabilir hale geldiler.



Anlaşılan o ki, bu gelişim sadece benim de dikkatimi çekmemiş.  Financial Times, New York Times, Telegraph ve BBC gibi büyük uluslararası medya kuruluşları da patlayan Türk sanat piyasasını birkaç senedir yakından takip edip haberler yayınlıyorlar.  Kısaca, Türk sanat piyasası dünyada da dikkat çekmeye başladı.

Örneğin, Türkiye’de her sene yer alan ve  sayıları gittikçe artan çeşitli sanat müzayedeleri dışında, Londra’daki Sotheby’s de yaklaşık 5 senedir Türk sanatçıların eserlerini açık arttırma ile satışa sunuyor. En son bu hafta düzenlenen müzayedede Burhan Doğançay, Taner Ceylan ve Mübin Orhon gibi sanatçıların eserleri satıldı. Christie’s ise en yakın Arap, İran ve Türk Modern ve Çağdaş Sanat canlı müzayedesini Dubai’de Ekim sonu gerçekleştirdi. Sonrasında devam eden online müzayedesi de geçen hafta tamamlandı.  Pi Artworks adında bir Türk sanat galerisi dünya sanat başkentleri arasında sayılan Londra’da Ekim ayında galeri açtı.


Burhan Doğançay
Peki, Türk sanatçılarının eserlerini kimler alıyor? Anladığım kadarıyla, Türk sanatçıların eserlerini şimdilik ağırlıklı olarak Türkler satın alıyormuş.  Türk bankaları, şirketleri ve şahıslar; sanat piyasasında köklü koleksiyoner olarak tanınlar dışında piyasaya yeni yeni giren koleksiyonerler de varmış.  Piyasada bilinen Türkiye’de yaklaşık 200 ciddi sanat koleksiyoneri varmış. 

Mübin Orhon

Ancak, anlatılanlar kadarıyla yabancılar da yavaş yavaş Türk modern ve çağdaş sanatına ilgi duymaya başlamış.  Örneğin, Münih’te ki Pinakothek ve Viyana’da ki Lichtenstein Museum of Fine Arts gibi yabancı müzeler, Danimarkalı dahil çeşitli yabancı şirketler ve hatta yabancı koleksiyonerler de Türk sanatçıların eserlerini almaya başladı diye okudum.

Türk sanat piyasasının son 10 yıldır bu kadar büyümesinin nedeni ne diye soracak olursak, Türk ekonomisinin tutarlılığı ve finansal piyasaların iyiye gitmesi ile bağlantılı diyebiliriz. Ayrıca, 1987’de İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) ve Eczacıbaşı ailesinin desteği ile başlatılan İstanbul Bienali’nin de Türk sanat severlerini de sanatçılarını da etkilediği, özetle Türk sanat piyasasının gelişmesinde ciddi bir yer aldığı düşünülüyor.  Tabi ki son 10 yıldır İstanbul’da çok sayıda açılan özel sanat  müzesinin olması da Türk sanat piyasasının bu kadar kısa bir sürede bu denli büyümesinin sebepleri arasında yer  alıyor.

Türkiye’de sanatçı sayısı artarken ve Türk sanatçıları dünya çapında tanınmaya başlarken hatta Türkiye dışındaki büyük ve tanınmış müzelerin koleksiyonlarına dahil edilirken, Türkiye’deki sanat piyasası da büyümeye devam ediyor.  Eylül ayında ilki düzenlenen ArtInternational İstanbul yeni bir uluslararası sanat fuarı. Bunun gibi fuarlarda Türk sanat severleri hem yabancı sanatçılar ve eserlerle tanışıyor, hem de fuara gelen çok sayıda yabancı, Türk sanatçıları ve onların sanat eserleri ile tanışabiliyor.

Tabi sivil toplum örgütlerini de unutmamak lazım! Son 3 senedir, Türk çağdaş sanatını destekleyen birkaç önemli sivil toplum kuruluşu da oluştu.  Örneğin, SAHA, Türk çağdaş sanatının tanınırlığını arttırma amacı ile, sanatçılara destek verip sanatçı, küratör, sanat tarihçisi ve sanat kritiklerinin eğitiminde yardımcı olan bir sivil toplum kuruluşu. SPOT adlı bir diğer kuruluş ise sanat severlere sanat ile ilgili çeşitli konularda ders verip hakkında fikir alış-verişi imkanı sağlıyor. Elde edilen kazanç da yenilikçi sanat projelerini desteklemek üzere kullanılıyor. 

Anlaşılan o ki, eğer sanat eseri görmekten zevk alıyorsanız veya kendi koleksiyonunuzu yavaş yavaş başlatmayı düşünüyorsanız, şimdi tam zamanı! Tabi koleksiyon başlatmanın kulağa geldiği kadar havalı olmasına gerek yok.  Bahsettiğim sanat fuarlarında her bütçeye ve zevke uygun eserler bulmak mümkün. Hatta, bazı Türk bankaları sanat eserleri alımları için kredi bile veriyorlarmış!

Türkiye’de bilinen 200 koleksiyonerin bir kısmı koleksiyonlarını maddi yatırım olarak, ileride kar amacı ile düşünseler bile, benim farklı koleksiyonerlerden ve eğitmenlerden öğrendiğim kadarıyla, sanat eserleri alırken mutlaka ‘sevilen’ eserlerin alınması gerekiyormuş.  Koleksiyonlar asıl böyle başlarmış. Bu işi bilenler, yıllarca bu tabloyu, heykeli, enstalasyonu severek evimde barındırabilir miyim sorusunu kendinize sorup, evet cevabını verebiliyorsanız ancak bir eseri almanızı tavsiye ediyorlar.  Sanatçılar kariyerlerinin başındayken eserlerinin daha uygun fiyatlara alınabileceğini unutmamak lazım.

Oldukça dinamik bulduğum Türkiye’deki sanat piyasası ile ilgili düşüncelerimi ve bulgularımı ileride sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum.  Bilmiş Kadınlar Kulübü olarak sergi, sanat dersi veya sanat haberi babında yazılarla tekrar buluşmak üzere.

Sevgiler,

Mor



1 yorum: