Sanat her zaman
ilgimi çekmiştir. Amerika’da lisans eğitimimi tamamlarken seçmeli ders olarak 1,5
yıl batı sanatı tarihi okumuşluğum vardır; heykeltıraş dayıma Amerika’da ki eski
kitapçılardan heykel sanatı ile ilgili kitaplar seçip Türkiye’ye taşımışlığım
vardır; nerede oturuyorsam müzelerini muhakkak gezip geçici sergilerini
kaçırmamışımdır, seyahatlerimde mutlaka müze ve galeri gezmişimdir. Hatta son
yıllarda Londra ve İstanbul’da da çeşitli sanat tarihi dersleri almışlığım ve
sanat turlarına katılmışlığım da vardır. Ancak, sanat ile ilgili resmi herhangi
bir eğitimim yoktur.
Son 14 senenin
13’ünü geçirdiğim İstanbul’daki gelişen sanat piyasası özellikle dikkatimi
çektiğinden bu piyasa ile ilgili öğrendiklerimi özet olarak sizlerle paylaşmak
istedim.
Geçtiğimiz 10
senedir İstanbul’da açılan özel sanat müzelerini bir düşünün: 2002’de
Emirgan’da Sakip Sabancı Müzesi, 2004’de Karaköy’de İstanbul Modern ve 2005’de Beyoğlu’nda Pera Müzesi açıldı. Daha
sonra Garanti Bankası/Doğuş grubu desteği ile açılan SALT Galata ve SALT Beyoğlu ve Vehbi Koç
Vakfı’nın ARTER adlı galerisi
gibi kar amacı olmayan galeriler açıldı. Contemporary Istanbul adında uluslararası sanat fuarı da 8 sene evvel başlatıldı.
Özel galerilere gelirsek, Türkiye’de 10 sene evvel bir deste sanat galerisi varken
şimdi 200’ün üstünde galeri bulunuyor. Okuduğum kadarıyla bazı Türk sanatçılar 10
sene evvel cüzi fiyatlara sattıkları tablolarını bugün 10 misline satıyorlar. Yetişkin ve çocuklar için muhtelif
sanat atölyeleri açıldı. Böylelikle,
sanata ilgisi olanlar İstanbul’da daha çok sanat eseri görebilir, sanat
anlayışını geliştirebilir, sanat eserlerini daha kolayca alıp satabilir ve
hatta kendi sanat eserlerini yaratabilir hale geldiler.
Anlaşılan o ki,
bu gelişim sadece benim de dikkatimi çekmemiş. Financial Times, New York Times, Telegraph ve BBC gibi büyük
uluslararası medya kuruluşları da patlayan Türk sanat piyasasını birkaç senedir
yakından takip edip haberler yayınlıyorlar. Kısaca, Türk sanat piyasası dünyada da dikkat çekmeye
başladı.
Örneğin, Türkiye’de
her sene yer alan ve sayıları
gittikçe artan çeşitli sanat müzayedeleri dışında, Londra’daki Sotheby’s de yaklaşık 5 senedir Türk sanatçıların eserlerini açık
arttırma ile satışa sunuyor. En son bu hafta düzenlenen müzayedede Burhan
Doğançay, Taner Ceylan ve Mübin Orhon
gibi sanatçıların eserleri satıldı. Christie’s ise en yakın Arap, İran ve Türk Modern ve Çağdaş Sanat
canlı müzayedesini Dubai’de Ekim sonu gerçekleştirdi. Sonrasında devam eden online
müzayedesi de geçen hafta tamamlandı. Pi Artworks adında bir Türk sanat galerisi dünya sanat başkentleri
arasında sayılan Londra’da Ekim ayında galeri açtı.
Burhan Doğançay |
Peki, Türk
sanatçılarının eserlerini kimler alıyor? Anladığım kadarıyla, Türk sanatçıların
eserlerini şimdilik ağırlıklı olarak Türkler satın alıyormuş. Türk bankaları, şirketleri ve şahıslar;
sanat piyasasında köklü koleksiyoner olarak tanınlar dışında piyasaya yeni yeni
giren koleksiyonerler de varmış. Piyasada
bilinen Türkiye’de yaklaşık 200 ciddi sanat koleksiyoneri varmış.
Mübin Orhon |
Ancak, anlatılanlar
kadarıyla yabancılar da yavaş yavaş Türk modern ve çağdaş sanatına ilgi duymaya
başlamış. Örneğin, Münih’te ki Pinakothek ve Viyana’da ki Lichtenstein Museum of Fine Arts gibi yabancı müzeler, Danimarkalı dahil çeşitli
yabancı şirketler ve hatta yabancı koleksiyonerler de Türk sanatçıların
eserlerini almaya başladı diye okudum.
Türk sanat piyasasının
son 10 yıldır bu kadar büyümesinin nedeni ne diye soracak olursak, Türk ekonomisinin
tutarlılığı ve finansal piyasaların iyiye gitmesi ile bağlantılı diyebiliriz.
Ayrıca, 1987’de İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) ve Eczacıbaşı ailesinin desteği ile başlatılan
İstanbul Bienali’nin de Türk sanat severlerini de sanatçılarını da
etkilediği, özetle Türk sanat piyasasının gelişmesinde ciddi bir yer aldığı
düşünülüyor. Tabi ki son 10 yıldır
İstanbul’da çok sayıda açılan özel sanat müzesinin olması da Türk sanat piyasasının bu kadar kısa bir
sürede bu denli büyümesinin sebepleri arasında yer alıyor.
Türkiye’de sanatçı
sayısı artarken ve Türk sanatçıları dünya çapında tanınmaya başlarken hatta Türkiye
dışındaki büyük ve tanınmış müzelerin koleksiyonlarına dahil edilirken, Türkiye’deki
sanat piyasası da büyümeye devam ediyor.
Eylül ayında ilki düzenlenen ArtInternational İstanbul yeni bir uluslararası sanat fuarı. Bunun gibi fuarlarda Türk sanat
severleri hem yabancı sanatçılar ve eserlerle tanışıyor, hem de fuara gelen çok
sayıda yabancı, Türk sanatçıları ve onların sanat eserleri ile tanışabiliyor.
Tabi sivil toplum
örgütlerini de unutmamak lazım! Son 3 senedir, Türk çağdaş sanatını destekleyen
birkaç önemli sivil toplum kuruluşu da oluştu. Örneğin, SAHA, Türk çağdaş sanatının
tanınırlığını arttırma amacı ile, sanatçılara destek verip sanatçı, küratör,
sanat tarihçisi ve sanat kritiklerinin eğitiminde yardımcı olan bir sivil
toplum kuruluşu. SPOT adlı bir diğer kuruluş
ise sanat severlere sanat ile ilgili çeşitli
konularda ders verip hakkında fikir alış-verişi imkanı sağlıyor. Elde edilen kazanç
da yenilikçi sanat projelerini desteklemek üzere kullanılıyor.
Anlaşılan o ki,
eğer sanat eseri görmekten zevk alıyorsanız veya kendi koleksiyonunuzu yavaş
yavaş başlatmayı düşünüyorsanız, şimdi tam zamanı! Tabi koleksiyon başlatmanın
kulağa geldiği kadar havalı olmasına gerek yok. Bahsettiğim sanat fuarlarında her bütçeye ve zevke uygun
eserler bulmak mümkün. Hatta, bazı Türk bankaları sanat eserleri alımları için
kredi bile veriyorlarmış!
Türkiye’de
bilinen 200 koleksiyonerin bir kısmı koleksiyonlarını maddi yatırım olarak,
ileride kar amacı ile düşünseler bile, benim farklı koleksiyonerlerden ve
eğitmenlerden öğrendiğim kadarıyla, sanat eserleri alırken mutlaka ‘sevilen’
eserlerin alınması gerekiyormuş.
Koleksiyonlar asıl böyle başlarmış. Bu işi bilenler,
yıllarca bu tabloyu, heykeli, enstalasyonu severek evimde barındırabilir miyim
sorusunu kendinize sorup, evet cevabını verebiliyorsanız ancak bir eseri
almanızı tavsiye ediyorlar. Sanatçılar
kariyerlerinin başındayken eserlerinin daha uygun fiyatlara alınabileceğini
unutmamak lazım.
Oldukça dinamik
bulduğum Türkiye’deki sanat piyasası ile ilgili düşüncelerimi ve bulgularımı ileride
sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum. Bilmiş Kadınlar Kulübü olarak sergi, sanat dersi veya sanat
haberi babında yazılarla tekrar buluşmak üzere.
Sevgiler,
Mor
Çok keyifle okudum
YanıtlaSil