2 Aralık 2013 Pazartesi

Alkali Beslenme Maceram...


Son zamanlarda çok duyduğumuz, benim de kişisel olarak ilgimi çeken bir başlık Alkali Beslenmek.

Günümüzde hepimiz aynı şeylerden şikayet eder olduk. Sabahları yataktan zor kalkıyorum ya da kalkamıyorum, enerjim çok çabuk tükeniyor, konsantrasyon, hazımsızlık, şişkinlik problemleri yaşıyorum, kendimi sürekli tükenmiş, yorgun, mutsuz ve yetersiz hissediyorum vb gibi cümleleri çok duyuyoruz.

Aslında hep duyarız ve okuruz, çok iyi bildiğimiz birşey olmasına rağmen “ne yersen 'o' sun” sözünü bir türlü ciddiye alamayız ya da almak istemeyiz. Çünkü gene aynı noktaya döneriz. Hayatımızda ya da beslenme alışkanlıklarımızda değişiklik yapacak gücümüz yoktur. Bazılarımız diyet yapamaz ya da yapmayı bilmez, bazılarımızın işine gelmez. Sanırım ben diyet yapmak işine gelmeyen taraftayım ve  Alkali Beslenmek konseptiyle de tam bu noktada tanıştım. Çünkü Alkali Beslenmenin kuralı ya da felsefesi diyet yapmak değil!

Yukarıda söylediğim gibi ben bir şekilde diyet yapamayanlardanım. Bu yüzden bu işe biraz internette araştırarak, biraz kitap karıştırarak kendi beslenme tarzıma ve damak tadıma uygun, alışkanlıklarımda yavaş yavaş yaptığım ufak değişiklerle başladım. Ancak şunu itiraf etmeliyim ki bu beslenme tipini henüz tüm rutinime oturttum diyemem.

Peki, Alkali Beslenmek konsepti nedir?  Teknik olarak  vücuttaki asit oranı ile alkali arasındaki dengeyi bulabilmeyi amaçlıyor. Vücudun alkalolması demek vücut ph oranının 7-7.5 aralığında olması demek.  Amaç, vücuttaki alkali oranını dengede tutarak bu beslenme tarzını hayatınıza yaymak, günlük beslenmenizin %75'ine oturtabilmek, temiz yemek ve dolayısıyla hafif hissetmek ve kaybettiğiniz enerjinizi geri kazanmak.


Yukarıda dediğim gibi vücutta 7’nin altındaki ph değerleri asidik, 7’nin üstündeki ph değerleri ise alkali olarak adlandırılıyor. Vücudumuzun asidik ya da alkali olduğunu öğrenmenin en kolay yolu, sabah ilk idrarınızın rengini kontrol etmek.  Çok basit olarak eğer idrarınızın rengi koyuysa asidik, rengi açıksa alkalisiniz demekmiş.  Ama tabi ki bunun daha geçerli yolu dışarıdan satın alacağınız ph test çubukları. İşte bende bu yöntemle başlayıp asit ile alkali değerini ölçmek için, İngiltere de Amazon.uk'den, Türkiye'de  ise sahibinden.com'da bulabileceğiniz ph test çubuklarından satın aldım. Bu yöntemle ilgili dengeyi sağlamam ve korumam daha kolay oldu.


Alkali Beslenmek’te yapılan en yaygın hata ya da benimde yaptığım gibi ilk düşünülen şey, tüketeceğimiz gıdanın tüketim halindeki asidik ya da alkali olma durumu. Ancak durum biraz farklıymış, mesela limonun asidik bir gıda olmasına rağmen sindirim sonrası alkali olduğunu, hatta vücudu temizleyen en önemli gıdalardan biri olduğunu öğrenmiş oldum. Ya da et ürünlerinin tüketim anında alkali olduğunu ancak tüketim sonrası asidik hal aldığını öğrendim.

Ben bu işe hergün içtiğim suyun ph seviyesini kontrol edip daha yüksek ph seviyesi olan bir suya geçerek başladım. Son dönemde mümkün olduğu kadar sebzeleri az pişmiş ya da çiğ tüketmeye çalışıyorum. Çiğ tüketemediklerimi katı meyve sıkacağında meyve ile karıştırarak  tüketiyorum. Her sabah suyuma birkaç damla limon damlatıp, gün içinde de yine mümkün olduğu kadar  siyah çay yerine bitki çaylarını tercih ediyorum. Haftasonları biraz ipin ucunu  kaçırsam da haftaarası bu basit yöntemleri kendimce uygulayıp dengeyi kurmaya çalışıyorum. Benim alkali maceram daha yeni başladı  ama kısa süre içinde bu yöntemin çok faydasını göreceğimi şimdiden hissediyorum. 

Siz de eğer ilginizi çekerse, biraz araştırmayla asidik ve alkali gıda listelerine ulaşabilir, belki bütün hayatınıza yayamaz, hayat tarzı haline getiremezsiniz ama küçük değişiklilerle bu beslenme tarzından faydalanabilirsiniz.

Sevgiler,

Mavi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder