Son zamanlarda hayli dikkatimi çeken ve sıkça gözlemlediğim, bekarlığa veda partisi modası sanırım beni rahatsız ediyor.
Bekarlığa veda partileri aslında benim kanaatimce evli
erkeklere bekar arkadaşlarını bahane ederek, eski sorumsuz zamanlarını
hatırlamak amaçlı, evlilik, çocuk, iş ve ev geçindirme stresinden kaçış yöntemi
haline dönüşüyor; ve sanki evli erkeklere bekar erkeklerden daha çok heyecan
veriyor. Belki de birinin bekarlığa vedası diğerlerinin bekarlığa merhabasına
dönüşüyor.
Bu konu beni biraz üzünce bir profesyonele
danıştım. Danıştığım psikiyatristin görüşü şu şekildeydi; erkekler eğer eski
lise veya üniversite veya gençlik arkadaşları ile tekrar görüşüyor ve ‘chat’leşiyor
ise, eski sorumsuz zamanlarını özlüyor ve mutsuz demektir. Sonra psikiyatrist bana
benim gençlik (lise) arkadaşlarımla görüşüp görüşmediğimi sordu. Ben de biraz
konuyu farklı bir açıdan incelemeye başladım: benim görüştüğüm arkadaşlarımın
hepsi belli yaşta, iş sahibi ve anne olan hanımlar. Hepsi, aklı başında ve
sorumluluk sahibi insanlar. Resme o şekilde bakılınca, acaba geçen seneler kadınları
daha çok olgunlaştırırken erkeklere daha
mı ağır geliyor diye düşünmeye başladım.
Ben her zaman kendi hayatımda eşitlikten yanayım; kadınlar
erkeklerin yaptıklarını yapamaz, yapmamalı diye asla düşünmem.
Kız arkadaş gruplarım, bildiğiniz Bilmiş Kadınlar
Kulübü üyeleri de dahil, her sene Roma, Paris gibi Avrupa’nın popüler bir şehrine
seyahat organize ediyor ve ben de o keyifli gezilere mutlaka katılıyorum. Süslenip,
güzel giyinip, popüler mekanlarda yemeklere gidiyoruz. Girdiğimiz mekanlar
adeta bizlerle şenleniyor. Gezip tozarken etrafımızda gördüğümüz güzel insanlar
bizleri mutlu ediyor. Ama her zaman bir asalet içinde oluyoruz. Kısacası, bizim
seyahatlerimiz her zaman oldukça seviyeli, hiç ama hiç cıvımıyor. Çocuklarımızdan,
dadılarımızdan, kocalarımızdan, ailelerimizden konuşuruz. Iş ve moda ile ilgili
konular dahil bizde konular limitsiz ve muhabbetlerimiz saatlerce akar gider. Zaten
hukuk ve psikoloji eğitimi olan hanımlardan oluşan bir gruptan aksi de
beklenmez.
Eşlerimiz ise, erkek erkeğe gezileri için bu
aralar Las Vegas, Amsterdam ve son zamanlarda Berlin’i tercih ediyorlar. Seyahatleri
daha havaalanından güzel kızlar tarafından karşılanmalar ile başlayıp, otel
odalarında striptiz gösterileri, kumar dahil bizlerden farklı bir eğlence tarzı
olan ayrı gruplarla geziyorlar.
Peki acaba erkekler (kocalarımız) erkek erkeğe bu
seyahatlere gittiklerinde, veya bekarlığa veda partileri niyetiyle seyahat
ettiklerinde, neler yapıyorlar? “The Hangover” (“Felekten Bir Gece”) adında ki
filme mi dönüşüyor ortam? Saydığım erkek gezileri için moda şehirler zaten bi
anlamda tehlikeli sayılmaz mı?
Erkekler de bizim gibi işlerinden, eşlerinden,
dadılarından veya ailelerinden, modadan veya politikadan mı konuşuyorlar? Belki
futboldan veya diğer sporlardan konuşuyor olabilirler, belki bizim gibi etrafta
gördükleri güzel insanlardan söz ediyor olabilirler. Ama asıl soru, konuları
bizimkiler kadar masum mu veya acaba erkeklik içgüdülerine bürünüp,
birbirlerini de coşturup, hatta belki rekabete girip çapkınlık yarışına mı
dönüşüyor ortalık?
Çok merak ediyorum ve hatta biraz da korkuyorum ve
üzülüyorum, ne yalan. Acaba erkekler beraberlerken korktuğum ortamlar
oluşuyorsa, etraflarına, eşlerine, çocuklarına, ailelerine verebilecekleri zararın,
üzüntülerin farkındalar mı? Ya da kaç evli erkek bu farkındalıkla öyle bir
ortamda “uygun” yani etrafı üzmeyecek bir şekilde davranabilecek güce sahip? Benim kocam bu güçlü erkeklerden biri mi? Veya
ben fazla mı detaylı düşünüyorum acaba? Kişiliğim fazla mı risk hesaplarına
bağlı ve kendi hayatıma uyguladığım davranış şekillerini başkalarından ve hatta
eşimden beklemem yanlış mı?
Kaç kadın sizce bu seyahatleri ‘masum bir gezi‘ diye
düşünüyor veya düşünebiliyor? Veya bu durumda evde çocuklarıyla bırakılan
hanımlar ‘aman canım, bu hafta sonu evde çocuk bakıp, kafamı dinleyim mi’ diyorlar
acaba?
Ben hem korktum, hem oralı olmadım. Durumla
barışmak üzere eşimin arkadaşlarıyla baş başa gittiği farklı seyahatlerde kendi
ruh sağlığım için farklı taktikleri denedim. Düşündüm de, düşünmedim de. Evde
oturup kafa da yorduğum seyahatleri oldu eşimin; ama bir de çocuklar ile
scooter’a binip parkta gezdiğim, akşamında da çocukları yatırıp arkadaşlarımla
yeni mekanlar keşfettiğim ve eğlendiğim seyahatleri de oldu. Ama çıkıp kendi
arkadaşlarımla eğlendiğim gecelerde bile, sonunda eve geldim ve bebeğimin akşam 12 deki sütünü
verip balkabağına dönüşme misali gene sorumlu anne modeline hızlıca geri döndüm.
Daha evvel de söylediğim gibi cinsiyet ayırımına
gerçekten karşıyım. Evliliklerde her iki tarafın da belli istekleri, veya
zamanla kafa dağıtmak için arkadaşlarıyla kısa seyahatler yapma arzusu olduğu
dönemler olabilir. Ama yetişkin ve sorumluluk sahibi insanlar olarak, kafa
dağıtırken veya kısa bir mola da olsa arada sırada bazı şeylerden kaçarken
geride bırakılanları da unutmamalı ve hatta düşünmeli.
Sevgiler,
Dore
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder