10 Haziran 2014 Salı

Pozitif Düşüncenin Yaşam Üzerindeki Gücü


Uzun zamandır üzerinde çalıştığım ve iki kere tökezlediğim bir proje var. İlk tökezleme çok canımı yakmamıştı. Çünkü projemi gerçekleştirmek için yeteri kadar hazır olmadığımı  biliyordum ama yine de kendimi ve şansımı denemek istemiştim. Olmadı. İkinci sefer için elimden geleni yaptım, ilk seferden eksik kalan noktalarımı tamamladım, gecemi gündüzüme kattım, eve kapandım, arkadaş ve aile ilişkilerimi en aza indirdim (bunları yazarken yaptığım yanlışları şimdi daha net görüyorum), tüm enerji ve konsantrasyonumu önümdeki işe verdim. Proje teslim gününün kusursuz geçmesi için bir önceki akşam kendime telkinler yaptım, heyecanımı yatıştırdım ve bu sefer tamam oldu bu iş diyerek günüme başladım. Gün sonunda, bu sefer projemi başarıyla bitirdiğime emindim ve sonuçları bile beklemeden ikinci aşama için hazırlanmaya başladım.

Ve o yıkıcı  ‘üzgünüz’ haberini aldığımda sanki bir yakınımı kaybetmişçesine günlerce ağlamam projenin gerçekleşmemesinden çok yaşadığım hayal kırıklığı ve emeklerimin boşa gitmesinden dolayı duyduğum utanç karışık kişisel başarısızlık duygusunun sonucuydu. Günlerce kendime gelemedim. Kendimi ayağa kaldırıp tekrar çalışmalarıma başlamam epey vakit aldı. 

Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Ben evde çalışamayanlardanım. İş ve ev ortamının benim için ayrı olması olmazsa olmazlardan. Bu sebepten tüm çalışmalarımı ev dışında kütüphane veya belirli kafelerde yapıyorum. Bu amaçla gittiğim kafelerden birinde çalışan bir bayan (kısaca A diyeceğim), beni 1,5 senedir izliyormuş. Yaklaşık bir ay önce ‘seni biraz stresli görüyorum. Çalışmaların nasıl gidiyor?’ diye sordu. Yukarıda size özetlediğim durumu ona da kısaca anlattım. O da kendisinin sadece garsonluk yapmadığını, aynı zamanda spor psikolojisi ve kişiye özel spor desteği verdiğini ve bana yardımcı olabileceğini söyleyip kartını verdi. Teşekkür ettim  ve aramadım.

İkinci kez başka bir kafede karşılaştık. Bu sefer, o da müşteri olarak gelmişti. Beni yine çalışırken gördü, neden aramadın diye de sordu. Kem küm deyip kartını kaybettiğimi söyledim. Tekrar verdi, ara dedi ve tabiki yine aramadım. Üçüncü kez karşılaşınca, benim telefon numaramı direkt telefonuna kaydedip ‘yarın aramazsan ben seni arayacağım’ dedi. İki saat bu hanımla konuşup vakit kaybedeceğime projem üstünde çalışabilirim diye düşünürken, ertesi sabah yaptığım ilk iş mesaj atarak buluşma saati vermem oldu.

Aynı günün akşamüstü saatlerinde, A ile bir kafede buluştuk ve konuşmaya başladık. Ben anlattıkça bu buluşmanın ve  yaşamakta olduğum deneyimin tesadüf değil evren tarafından planlanmış bir karşılaşma olduğuna inanmaya başladım. Zira havada garip büyülü bir etki vardı. A öncelikle beni konuşturup projem ve sonundaki hüsranım ile ilgili hislerimi anlattırdı ve kullandığım kelimeleri tek tek not aldı. Konuşmam bitince ‘Benle konuşurken kullandığın tüm kelimeler ve kendini ifade biçimin hep negatif. Duygularını ifade ederken hangi kelimeleri kullanırsan o kelimeler yaşamını yönlendirir. Hislerini anlatmak için kullandığın kelimeleri özenle seçmelisin çünkü kullandığın her kelime senin evrene yolladığın mesaj olarak sana dönecektir. Eğer pozitif kelime kullanırsan pozitif sonuç, negatif kelime kullanırsan negatif sonuç elde edersin. Kendini ve yaşadığın deneyimi küçük görme. Güne, o gün neyi başarmak istiyorsan şimdiki zamanı kullanarak isteğini kendin duyacak şekilde yüksek sesle kendi kendine tekrarla. Hayatından –ceğim, -cağım eklerini ve 'zor' kelimesini çıkar; yerine yapıyorum, bitiriyorum, başarıyorum kelimelerini kullan, gelecek zamanda değil şimdiki zamanda yaşamayı öğren. Hayatımızdaki seçimleri biz yapıyoruz, seçimlerini yap pişman olma, unutma bu hayatta öncelik sensin. Önce kendini mutlu edeceksin, sonra başkalarını. Senin odaklanman biraz şaşmış, dağınıksın, kendini toparla, önceliklerini belirle.’ dedi. 

Bir anda kendimi  Ferrari’sini Satan Bilge’deki Julian Mantle veya Paulo Coelho’nun kitaplarının kahramanları gibi hissettim. Bir kaç dakika bir şey diyemedim. ‘Kültürel olarak ve yetişme tarzın sonucu ağzından çok fazla “kader, kısmet, inşallah” sözcükleri çıkıyor, bunları kelime haznenden çıkarıp, yerine daha yapıcı kelimeler koymalısın. Önce sen insan olarak kendine ve başaracaklarına inanacaksın, her şeyi Allah veya başkalarına havale edersen o zaman sen neyi gerçekleştireceksin?’ diye sordu. Sonra 'Bazen amaca ulaşmak için çok düşmen gerekebilir ama gerçekten istersen ve buna inanırsan yapamayacağın hiç bir şey yok. Sen kendine güvenini kaybetmişsin ve yaptıklarına değil yapamadıklarına odaklanmışsın. Bu zamana kadar elde ettiğin tüm başarıları unutmuşsun. Önce kendine güven ve kendini tanı. Hayattaki beklentilerini tanımla ve azimle onlara doğru (yürüme) koş' diye devam etti. Bu konuşmalar araya giren başka konuşmaların da eklenmesiyle beraber yaklaşık 6 saat sürdü! 

Gece 11.30 civarı kafeyi kapatmak isteyen garson artık lütfen kalkar mısınız dediğinde büyülü rüyadan uyandım. A, aynı zamanda insanların aora’larını görebildiğini, 12 yaşından beri 6. hissinin çok güçlü olduğunu ve bu gücünü kullanmayı ve kontrol etmeyi öğrendiğini ve benle de bu yüzden konuşmak istediğini söyleyince gerçekten bu akşamın evren tarafından planladığına emin oldum.

Utana sıkıla borcumu sordum, benden para istemediğini söyleyince de ısrar ettim çünkü nede olsa bir Cumartesi akşamı altı saatini bana vermişti. A da ısrarla benden para almadı,  sadece dediklerini uygulamamı ve projem tamamladığında haber vermemi istedi. Kendimi toparlayıncaya dek Abraham Hicks ve Anthony Robbins’in başarı, mutluluk, kişisel gelişim ile ilgili anektodlarını  dinlememi ve günde yarım saat de olsa spor yapmamı ve ondan sonra çalışmalarıma başlamamı da tembih etti. ‘Sen bu projeyi gerçekleştirebilecek güçtesin’ dedi ve gitti. 

Son 3 haftadır çalışmalarıma iç rahatlığı ve kendime olan güvenimi sarsmadan devam ediyor ve A’nın tembih ettiklerini de elimden geldiğince uygulamaya çalışıyorum. Eskiden projemi zorunluluk olarak görüyordum şimdi severek yapmaya başladım. Spor konusunda biraz sıkıntılıyım ama evde her gün 10-15 dakika da olsa Yoga-Pilates karışımı hareketler yapmaya özen gösteriyorum. Biraz meditasyona da sardım bugünlerde. Yoğunlaşmada ve odaklanmada faydası oluyor. A da ara ara beğendiği yazı ve videoları yollayıp durumumu kontrol ediyor, beni yüreklendiriyor. Aslında A'nın öneri ve tavsiyeleri hepimizin çeşitli vesilerle bildiği ama çoğu zaman hayatın kaosu içinde unuttuğumuz, göz ardı ettiğimiz veya göz ardı etmeyi seçtiğimiz hususlar. Arada birinin hatırlatıp, insanı sarsması çok iyi geliyor. Umarım herkes benim kadar şanslıdır!

Sevgiler,

Yeşil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder